Borges: Scheiss Schalke.!: "eheheh.. O dönem Rangnick gitmiş yardımcısı Slomka da Schalke'nin başına geçmiş. Kurnaz Dortmund taraftarı Schalke atkısı diye 'Scheiss S..."

Borges: 19 Maç ?: "Kafamı kurcalayan bir ' 19 maç ' ayrıntısı mevcut. Mesele şudur: Ocak ayında Bochum savcılığının yürüttüğü bahis operasyonunun Türkiye k..."





jennifer aniston güzelliği ne estetik güzelliği ne makyaj güzelliğidir, onun güzelliği başka bir güzelliktir işte adı konamaz!

Yaş itibariyle izleyebilmem gayet tabii mümkün değildi... ancak hep sağdan soldan, babadan, abilerden elbette ki duyardım eski ekol futbolcuları... Cruyff gibi Maradona gibi... işte ne bileyim George Best mesela... yada Cantona gibi... herkes anlatır işte şöyleydiler böyleydiler diye... işte o bunu getirdi futbola, bu şunu kattı futbola diye konuşulur hep bu tip futbolcuların ardından... İzleyememiş, o zamanlara tanıklık edememiş olsam da içimdeki futbol sevgisi -lanet olsun içimdeki futbol sevgisine=)- beni küçük yaşlardan beri hep ekol futbolcuları araştırma eğilimine itti... İlk aşkım Roberto Baggio'ydu mesela 5-6 yaşlarındaydım hatırlıyorum, saçları çok hoşuma giderdi yada bi Fabrizio Ravanelli vardı mesela uff ne severdim onun ismini... Ravvvvanelllliiiii!!!!...
Konuya dönecek olursak, doğal olarak öncesinde de duymuş, bilmiş olsam da aslında ilk Chelsea'ye geldiği Mourinho'nun 2. senesinde dikkatimi çekmişti Frank Arnesen ismi. O dönem Abramovich'in kanatları altında şimdilerde Galatasaray'da "profesyonellikleri" sorgulanan Esteve Calzada ve Thomas Kurth ile CEO olarak Peter Kenyon da bulunuyordu. GOAL dergisini çok okurdum o zamanlar, Chelsea'ye özel bir ilgileri vardı o dönem ve hep "kurumsal Chelsea"den bahsediliyordu... Özetle olay şuydu aslında; Abramovich para basacaktı, Kenyon parayla oynayacaktı, Kurth ve Calzada bir kaç tablo çizecekti excelde, Arnesen'de çim üzerinde Mourinho'ya arkadaşlık edip daha önce PSV'de de yaptığı gibi (Stam, Ronaldo, Robben, Nistelrooy...vs.) "wonderkid"leri bulup kulübe kazandıracak, alt yapıdan sorumlu olacaktı... Az buz değil tam 10 milyon avro ödemişti Tottenham'a Arnesen'in "bonservisi" için Rus milyarder...
İş başı yaptığında önce John Mikel Obi'yi getirdi Londra'ya. Ardından 2006 Dünya Kupası'nın genç yıldızı ve "Johan Cruyff, Yılın Genç Oyuncusu Ödülü" sahibi Feyenoord'tan Salomon Kalou'yu kazandırmıştı takıma. Başlangıç için hiçte fena değildi... Sonrasında da Malouda transferi... Peki Chelsea'nin istediği tam olarak bu muydu? Bu tarz mı yoksa daha piyasası olmayan ama daha yetenekli 5-6 sene vaadede dünya çapında olabilecek gençlermiydi?... Mourinho'nun açıklaması vardı, bal gibi söyleyivermişti, "kulüpteki gelecek vaad etmeyen oyuncuların tek sebebi Arnesen" diye... hani neredeydi yeni Ronaldolar, Stamlar, Robbenler diyordu... Evet alt yapıda (U-18) bir çok olumlu işlere imza attı, bölgesel liglerden çıkartıp gençleri getirdi Londra'ya, ama bakıyorum da bugün hala tek 1 tanesini bile göremiyorum as takımda oynarken... işte Mourinho'nun kastettiği tam da buydu... arada bir böyle formalite maçlarında falan tek tük denk geliyor bir kaç tanesi ama onlarında kapasitesi belli yani göz var nizam var... Aslında Chelsea'nin mantalitesine ters zaten alt yapı olayı. Abramovich zaten para harcamayı, gösteriş yapmayı seviyor. Her sene çatır çatır bastırıp alıyor nereye adam lazımsa, kim sabredecek alt yapıya!... Bir süre sonra zaten Arnesen'e olan güven de azalmıştı Abramovich ve kurmaylarında... üstelik Gael Kakuta transferinde yaşanan skandaldan sorumlu da o tutuluyor... herneyse ertesi sezon önce Mourinho bıktı, bıraktı gitti zaten, sonrasında da açıklama gelmişti Arnesen'le kontrat yenilenmeyeceği şeklinde.
Ve geçen aydı sanırım, yine GOAL'de ama internet sitesinde okumuştum bu sefer, "Arnesen Hamburg'la anlaştı" şeklinde bir haberdi, hemen daldım inceledim. Evet sportif direktör oldu Batı Almanlara... hatta altyapıdan üstyapıya kadar her alanda tam yetki verildi... İlk icraatı kendi evladı "van Nistelrooy"un Malaga'ya satışı oldu, sonra yine PSV'den öğrencisi Mathijsen'i aynı adrese postaladı... Aradan bir kaç gün geçti üst üste Hamburg'tan transfer haberlerini görür oldum. Önce Jeffrey Bruma ardından Michael Mancienne'yi sonra da Gökhan Töre'yi kendi getirdiği Chelsea alt yapısından yanına almıştı. Gökhan için özellikle çok sevinmiştim, yeteneğine kesinlikle sözüm yok ve çok heyecanlıyım onun için ama Chelsea'de öyle bir kadronun içinde yer bulabilmesine imkan vermiyordum, Almanya'da ise banko olacağına bahse girerim... Mancienne'de fiziği yerinde, kumaşı sağlam gençlerdendi, bir kaç defa sağa sola kiralandı ama o da aynı sebepten as takım oyuncusu olamazdı Chelsea'de... Bruma için pek bi fikrim yok ancak bir kez geçen sezon içerde oynanan yanılmıyorsam Zilina maçıydı, orada izlemiştim, pek bi fikrim yok hakkında... Arnesen'in bugün gördüğüm son transferi ise yine Chelsea alt yapısından bir isim, Jacopo Sala. İngiliz basınında geleceğin Lampard'ı olarak gösteriliyordu, İtalyanlar da yeni Pirlo'muz diyorlar, onun idolü ise Roma'nın kaptanı Totti!....


Arnesen, bu sefer Hamburg'ta bence PSV'de ki günlerine geri dönecek gibi duruyor. En azından ilk yaptığı transferler onu işaret ediyor. Potansiyeli çok yüksek ama piyasası düşük gençler bunlar uzun vaadede iş yaparlar hepsi yani öyle Kalou gibi birden önce şişirilip süperstar sınıfına sokulup ardından sen gelecek vaadedensin kulübede bekleyeceksin cinsinden değiller... Hem Frank hem sistemi hem transferleri hem "devrimi"... bence hepsi tutar Almanya'da!

Abramovich, 2004'te Mourinho'yu en çok kazanan menajer sıfatıyla teknik patronluğa getirdiğinde, Ranieri'nin ardında bıraktığı resmen deprem enkazı o kadroyu toparlamanın faturası da (Tiago,Essien,Drogba,Kezman,Ricardo Carvalho,Paulo Ferreira) 70-80 milyon pound civarında patlamıştı Maviler'e... Sezon bittiğinde , Mourinho yönetiminde 95 puan toplayıp rekor kırarak tam 50 yılın ardından kulüp tarihinde ki ilk Premier Lig Şampiyonluğu'nu elde etmişti Londra ekibi... O sene milenyumunu kutlayan kulübün müzesine son 50 yılda giren kupa sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu belkide... arada tabii saman alevi gibi parlayan Vialli döneminde kazanılan Kupa Galipleri Kupası vardı... ayrıca bildiğim kadarıyla 2005'e kadar tek lig bazındaki şampiyonlukları taa 40-50 sene evvel kazandıkları İngiltere Lig Şampiyonası olması lazım...
Uzun uza diye anlatmayacağım 2004'ten bugüne gelişi, sıkıcı olmaya lüzum yok... zaten herkes biliyor Rus sermayesinin Chelsea'ye neler verdiğini... Para, Para, Para!... Ardından da gelen lig dereceleri, şampiyonlukları, Şampiyonlar Ligi performansları, Portekizli'nin yarattığı müthiş takım ve kırdığı rekorlar falan filan işte... unutmadan, Frank'ı Lampard yapan da John'u Terry eden de Mourinho'dur! Bence kulübe kattığı en önemli iki değer, iki efsane kazandırdı Maviler'e... Yalnız tek bir eksiği vardı Mou'nun, Chelsea'de ki kupa koleksiyonu Britanya bölgesinde sınırlı kalmıştı... Şampiyonlar Ligi'nde en fazla 2 defa yarı final görmüş, onları da yine İngiltere sınırları dahilinde oynamış ikisindede Liverpool'a elenmişti. Bir kez de Rijkaard son 16'nın dışına itmişti onu Barcelona ile... Neyse biz bu döneme Pro Evolution "Chelsea" 1 diyelim geçelim o halde...
Sene 2011, yine bir Portekiz'li daha doğrusu "Special One -2-" diyedebiriliz,  yine Porto'dan olma, yine Bobby Robson orjinli... ama bu sefer Mourinho formatlı... ancak kişisel görüşüm olarak ondan çok daha iyi yerlere geleceğini geçen yazdan beri savunduğum Andre Villas-Boas'ı yine rekor bir ücretle getirdi Abramovich takımın başına. 40 milyon avro olduğu söyleniyor tüm masraflarının -ki sıfırdan takım kurmaya yeter-, Porto'ya 15 milyon avro tazminatı ödenecek, kendisi de 5 milyondan 5 yıllık sözleşme imzalayacak... Yaşı daha çok genç olmasının büyük avantajı olabilir uzun zamanlı kontrat, hani belki bi süre sonra işler kötü gidersede üstüne yada yanına daha tecrübeli birini de dahil edebilir Abramovich... Hiddink dedikoduları boşuna çıkmadı herhalde...
Konuya gireceğim direk, Abramovich'ten alacağı 100 milyon pound minimumu varmış genç çalıştırıcının transfer için... Kimler yok ki listede, transfer şovunun başta Avrupa'yı paramparça eden ikili Falcao ve Hulk ile başlayıp Neymar, Lukaku ve stoper Rolando ile devam etmesi bekleniyor Londra'da... Kalou ve Drogba'ya yol yüzde 100 göründü artık, zaten Torres'te yeni gelmişti ki önümüzdeki sezon çok şey bekleniyor ondan... Bosingwa için onu adam eder takımda tutar demiştim ki öyle de olacak gibi görünüyor ama ona alternatif Ajax'lı Van der Wiel listede... e yılların Lampard'ı etti 33, hocam diyeceği adam yaşına geldi, ama tahminim kalır ve 1 sene daha kaptanlığını sürdürür, yanına Sneijder gelecek deniyor, bir yandan da zor olsa da ısrarla Modric'te Tottenham'dan isteniyor ki bence tam Chelsea'nin topçusu... ve bir de Moutinho söylentileri var rotasyon için... Peki elde nesi var; Anelkası, Maloudası, Ferreirası, Benayounu, Ramiresi, Ivanoviçi, Zhirkovu falan var... e genç oyuncuları da katarsak işin içine mesela açıkta rüzgar gibi esen Kakuta, sol bek van Aanholt, yeni Terry olarak lanse edilen Jack Cork yada benim çok beğendiğim, geleceğin milli takım santraforu Daniel Sturridge... sezonun 2. yarısı kiralandığı Bolton'da 12 maça 8 gol sığdırdı, Torres'in Chelsea'de 1 golü vardı sezon bittiğinde...

Böyle bir hucüm Chelsea'si olursa çok can yakarlar cidden... gerçi Neymar için Real Madrid çoktan işi bitirdi deniliyor ama Chelsea bu hiç belli olmaz! -Falcao, Torres, Hulk- tahmini hücum hattını Lampard ve Sneijder'in beslemeleri tam bir gol makinası haline getirebilir Maviler'i... bir anda aklıma geçen sezon sadece Falcao&Hulk ikilisinin 70 küsür gol attığı geldi... Korkulur bu Chelsea'den!...

 
Villas-Boas ve Chelsea'nin ortak buluşma noktası Şampiyonlar Ligi kupası olarak görünüyor. Müzede tek eksik olan şey diyebiliriz şuan için... daha evvelden 2 Kupa Galipleri ve 1 Süper Kupa bulunuyor. Mourinho'dan beklenen tek şey en azından bir tanecik Şampiyonlar Ligi Kupası'ydı, ama başaramamıştı. Rekorlarla Londra'ya gelen Villas-Boas'ın da zaten Mourinho'dan tek eksiği bu kupa, onun dışında fazlası bile var... Bu sezon için Şampiyonlar Ligi favorim Real Madrid ancak eğer ilk sezon alırsa ligi Chelsea sonraki sezon Şampiyonlar Ligi'ni kesin kazanacaktır. Tabii Barcelona'nın performansları bu sırada belirleyici rol oynayacak... 
Önümüzde ki sezon hayatımda ilk defa ilgiyle, severek, isteyerek takip edeceğim Chelsea'yi. Yıllardır o soğuk futbol anlayışlarına bi ısınamamıştım... Kendi futbolumuzda hemen her sene büyük takımlarımızdan birinin gerçekleştirdiği "-tırnak içinde söylüyorum- evrim yada devrim" sadece transferlerle olacak iş değil, mantalite devrimi gerek ilk önce... hani alt yapısıydı, profesyonelliğiydi, scoutingiydi, marketingiydi falan filan... sanırım Portekizli de onu yapacak yeniden Chelsea'de... başarabilirse işte bunun adı: Pro Evolution "Chelsea" 2!...

Bojan'ın transferini inceledikten sonra totalBarça sitesinde gördüğüm bu 2 karikatürü paylaşmak istedim.


- Guardiola'nın 9 numaralarla sorunu ne?
- Eto'o: "Ben "duygusuzluk" nedeniyle ayrıldım."
- Zlatan: "Ayrılışım "Filozof"un hatasıydı!"
- Bojan: "Ve ben de "Filozof"un Duygusuzluğu" nedeniyle ayrılıyorum."


 Başkan Rosell soruyor;


"Beyler! söyleyin bakalım önümüzdeki sezon bu formayı kim giymek ister?!"...

"Bojan Krkic is special, another talent!..." , Kahire'de düzenlenen bir hazırlık maçı sonrası Rijkaard'ın, Al-Ahly karşısında henüz 16 yaşındayken şans verdiği Bojan'ın maç sonu performansını değerlendirmesi... Bende izlemiştim hatırlıyorum, 1 golü vardı o maçta ve elinde hala bulundurur Messi'den kaptığı "Barcelona'nın en genç golcüsü ve oyuncusu" ünvanlarını... Baba Bojan torpiliyle Barça alt yapısında yetişen ve şuan FM'nin bile "touted as next David Villa" olarak tanımladığı Bojan'ın, müthiş sürati ve tekniğinin yanısıra henüz bu yaşta (90 doğumlu) sahip olduğu son vuruş becerisiyle zaman zaman "Eto'o, Ronaldinho, Henry, Ibrahimoviç" gibi isimleri çocuk yaşta kulübeye yollamışlığı, bu sezon içinde de belli maçlarda Villa'yı kesmişliği vardır... şaka değil henüz 20 yaşında Bojan ve bugüne kadar Barça formasıyla 104 maçta 26 golü var!


Luis Enrique Roma yolundayken konuşuluyordu Bojan ve Thiago'yu da birlikte götürmek istiyor diye.Thiago'yu bilmem ama Bojan ocakta 2015'e kadar uzatmıştı kontratını.Önceki örneklere bakarsak elden kaçan Fabregas bugün 40-50 milyon civarı bir piyasaya sahip.Aynı şekilde bedelsiz Manchester'a giden Pique'ye tekrar 10 milyon verip geri almışlardı ki şuan kontratında bulunan serbest kalma bedeli 50 milyon €... Görünen o ki transfer komitesi bu sefer temkinli ve akılcı davranmaya gayret ediyor Barcelona'da... Krkic hala daha bir çocuk, ve hala büyük potansiyele sahip, önü açık.

Sezon bitimi Betis'e kiralanacağı konuşuluyordu.Aslında onun için iyi olabilirdi çünkü hem uyum sorunu olmazdı hem kendi liginde oynayacaktı ve Barcelona'ya dönüşü garanti olurdu.Sonra bilmiyorum neden ama kapanmış bu konu.Roma'nın teklifine gelirsek, 10 milyon € önermişler, Barça'da aslında teklife soğuk değil ama 15 milyon € olarak "geri alma opsiyonu" ve "sonraki satıştan %20 pay" maddesi koydurmak istiyorlar.Bu da Roma cephesinde sıkıntı yaratıyor.Çünkü belli Bojan kesin patlayacak, ciddi yeteneği ve potansiyeli var hatta tecrübeside var desek yerini bulur lakin İtalya ona göre mi?!... bu kadar sert futbolun oynandığı bir ligte Bojan?...